Mersin'i şehir olarak yaşamak

Dört yıldan fazladır Mersin'deyim. Artık şehri, burada doğup büyümüş arkadaşlarım kadar, hatta daha iyi öğrendim. Mersin zaten kolay bir şehir. Sahil boyunca upuzun bir kent. Küçük bir balıkçı kasabasından bir şehre dönüşme süreci çok sancılı olmuş. Portakal bahçeleri içindeki taş binalardan oluşan, pek çok farklı kültür ve inanıştan gelen insanların huzur içinde yaşadığı bir yerken şu anda dev apartmanların sahil boyunca sıralandığı, göç yüzünden insanların birbirini tanımakta zorlandığı, bu yüzden de mesafeli davrandığı bir şehir. Bu sebepten benim tanıdığım Mersinliler, şehri yaşamakta oldukça muhafazekarlar. Aynı mekanlara gidip, aynı yerlerde buluşuyorlar. Şehir merkezinde caddelerde dolaşmaktan imtina edip; Marina, Forum gibi AVM'ler dışında belli başlı restoranlara gidiyorlar.

Belki de yabancı olmanın verdiği rahatlık ve tabii ki alışkanlıkların getirdiği merakla ben Mersin'i iyi keşfettim. Her hafta en az bir kez artık demode olduğu düşünülen çarşıya gidiyor, yemek için alternatif yerler buluyor, kahvemi yeni nesil kahvecilerde içiyorum.

İstanbul'dan yeni taşınan arkadaşımız Selin için bir öneri listesi hazırlayacakken iş bu yazıya dönüşüverdi. Maksat herkes faydalansın...

Eski Mersin'i görmek için
İnsan keşke bu bina kültürel bir amaca hizmet etse diyor
Tren istasyonuna sırtınızı verin karşınızda Mersin Kütüphanesi var. Uzun süredir tadilatta olan karakteristik bir taş bina. Yanındaki caddeden içeri girince Katolik Kilisesi'yle başlayan Uray Caddesi'ne girin. Burası Mersin'in klasik taş binalarını yan yana görebileceğiniz tek cadde. Kimisi bakımsız durumda. Kimisi kullanılıyor. Mesela şu anda İl Jandarma Müdürlüğü olarak kullanılan Mersin'in ilk hükümet konağı en bakımlı olanı. İl turizm müdürlüğü, kütüphane müdürlüğü gibi binalar dıştan güzel görünüyor. Ama binaların çoğu bakımsız. Kıymeti bilinse çok güzel turistik bir cadde olabilirmiş.

Bu bölgedeki İçel Kültür Merkezi ve civarında güzel sergi salonları ve sanat evleri var ama sayıları az ve sürekli açılıp kapanıyorlar.

Bir üst cadde, İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Garanti Bankası ve İş Bankası binaları da tarihi binalar olduğu için çok güzel ve bakımlılar. Müze gibi ziyaret edilebilir bence.

Buraya gelmişken İçel Sanat Evi'nin karşısındaki Küçük Işıklar'a uğramadan geçmem. Burası benim bulunmaktan gerçekten keyif aldığım bir yer. Olduğu sokakta heykeller var ve trafikten uzak. Sade hatta sıradan sayılabilecek bir yer. Ama işletmecisi Ozan muhteşem bir adam. Orada yok yoktur. Ne isterseniz bulur getirir, yapar. Mekanda yemek yok ama açım derseniz komşu restoranlardan istediğiniz neyse yaptırır masanıza getirir. Günün her saati gidilebilir. İster arkadaşlarla bir şeyler içip sohbet etmeye, ister bir çay içip tek başınıza kitabınızı okumaya.

Öğle Yemeği Mekanları
Buradan yürüme mesafesindeki Çamlıbel, Mersin'in aslında en güzel semtlerinden biri. İstanbul'da Etiler, Bursa'da Çekirge neyse o Çamlıbel. Fakat bir şekilde AVM kültürü buranın canlılığını öldürmüş. Yine de iş yerleri ve bazı vazgeçilmez mekanları nedeniyle her zaman ayağınız gider. Cafe Betül buranın en eskilerindendir. Her gün tabildot öğlen yemeğinin yanı sıra zengin bir kafe menüsü var. Her zaman kaliteli bir mekandır. Sahilde ve Yenişehir'de de birer şubesi var. Pastaları özellikle de Othello'su çok sevilir.

Yine Çamlıbel'de Borani şık dekorasyonu ve zengin menüsü ile öğlenleri dolup taşan başka bir mekan oldu. Borani'de tabii ki her daim borani var. Özellikle de ıspanaklı olanı pek güzel. İmam bayıldı, kereviz gibi akla gelebilecek her türlü sebze yemeği mevcut.
Hafif bir öğlen yemeğinden sonra Buğday'da ödül bu güzellikler

Bu bölgeden kopup sahildeki Göçmen'e giderseniz tavsiyem Buğday. Mekanın sahibi Senem burayı açtığından beri sürekli gidiyoruz. Mekanın çok sempatik ve samimi bir dekorasyonu var. Öğlen açık büfe salata barı, her güne özel bir yemeği ve börekleri var. Pasta büfesi efsane, hele ki muzlu pastası... Şimdilerde kahve işine de girerek mekanı günün her saati gidilebilecek hale getirip iyi ettiler bence. Burada kendimi başka bir yerde seyahatte gibi hissetmiyorum. O yüzden de bana iyi geliyor....



Yeme içme demişken...

Mersin denince akla kebap, ciğer ve tabii tantuni geliyor. Bu işi iyi yapan; sokak arasından lüksüne envai çeşit mekan var. Hemen hemen hepsini denedim. Kebapta Remzi Usta, tanutnide Enis, ciğerde Saboş diyeceğim ama şimdi bu yazıyı okuyan Mersinliler "o daha iyi, bir de bu var" falan diyecek. O yüzden çok da uzmanlık alanım olmayan bu konuda fazla söz etmeyeceğim. Bu konuyu ayrıca yazacağım.

Mersin'in farklı yüzü Chef Sabo
Benim Mersin'de ısrarla önereceğim restoran ise bir Uzakdoğu lokantası olan Chef Sabo. Mersin'e ilk geldiğimde snop bulunur diye "burada suşi yapan yer var mı" diye sormaya utanmıştım. Ama enteresan ki Mersinliler Uzakdoğu yemeklerini seviyorlar ve bu türde üç dört restoran var.

Ama Sabo'nun yeri ayrı. Kendisi Migros'ta kasap reyonunda çalışırken evinde belli günlerde Uzakdoğu yemekleri yapıp, sosyal medya üzerinden paylaşıp sipariş alıyordu. Ünü kulaktan kulağa yayılınca küçük bir mekan açtı Sabahattin nam-ı diğer Sabo. Çin ve Tayland yemekleri yapıyor. Porsiyonları bol, lezzetleri muhteşem ve fiyatları bu tür restoranlar için makul. Ama esas farkı yaratan Sabo'nun kendisi. Sizi ilk seferde tanır, sohbet eder, adınızı ve zevklerinizi hemen öğrenir ve sonraki seferlerde sizi evinizde gibi karşılar. Memleketin onun gibi işinin ehli esnaflara ihtiyacı var.

Pomidori Pizza Forum'un hemen altındaki caddede. Sade dekorasyonlu bu mekanda ince hamura yapılan pizzalar taş fırında pişiyor. Benim favorim manza, füme dana eti ile yapılıyor. Menüsü sade ve ana işi olan pizzaya odaklanmış. Kullandıkları domates, zeytin gibi ürünler kendi mahsulleri. Yan tarafında bahçesi de var.

Mersin et konusundaki başarısını özgün hamburgercileri ile modern mutfağa da taşıyor. Pozcu'daki Otto klasiklerden biri.. Gençler Forum civarındaki Enjoy'u da beğeniyor. Adana'dan sonra Mersin sahile de şube açan Tiko ise geniş menüsü ile sadece bir hamburgerci değil. Uykuluk, poşe armutlu keçi peynirli salata gibi gurme lezzetleri de var.


Deniz kenti Mersin ve balıkçılar

Mersin balık türleri açısından çok zengin bir şehir değil. Kaya levreği (halili) ve lagos dışında çok fazla balık yok. Hele küçük balıklar pek bulunmaz Mersin'de. Ama önce ızgara sonra da alüminyum folyoda biraz limonla yaptıkları pişirme yöntemi sayesinde çok lezzetli oluyor. Tabii balıktan önce gelen kekik salatası, köylü patatesi gibi lezzetler sayesinde balığın açığı da kapanıyor. Mersin'de en iyi işletmelerden biri Rina. Her daim dolu, haftanın her akşamı kalabalık. Ama kaliteli ve düzgün bir servisi var.

Balık için en sempatik yer bence Çamlıbel Marina'da demirleyen tekneler. Hem makul fiyata hem de denize nazır günün her saati gidilebilecek bir yer.

Bu yazıda sadece Mersin şehir merkezine odaklandım. Ama tabii Mersin çevresi de ayrı bir keşif alanı. Mesela Baharlı Köyü'ndeki Komünist Kemal'in Yeri'nde yılan balığı yemek gibi enteresan tecrübeler ancak benim gibi meraklılara nasip oluyor. Narlıkuyu'dan Karaduvar'a aslında balık da başlı başına bir konu Mersin'de. Hadi o da başka bir yazının malzemesi olsun...

Yeni Nesil Kahveciler

Starbucks'un hayatımıza soktuğu kahve artık yeni nesil dükkanlar sayesinde farklı bir kültürü temsil eder oldu. Küçük dükkanlarda yapılan ve neredeyse kimya deneylerine benzeyen şekillerde demlenen kahvelere üçüncü dalga dendi. Mersin'de de bu türün iyi temsilcileri var. Çoğunluğu Pozcu çevresinde. Ben No6'yı açıldığı günden beri beğeniyorum. Aynı sokağın sakinlerinden Black Flag, kahve sever bir çiftin işlettiği keyifli bir mekan. Üçüncü nesil kahve pişirme yöntemlerini oldukça başarıyla sunan Black Flag'e giderseniz Erman'dan size sifon yöntemiyle kahve hazırlamasını isteyin. Masanızdaki deney tüpünden oldukça yoğun lezzetli bir kahve içeceksiniz. Oiko Cafe ise keyifli ortamı ile isteyene kutu oyunu oynama seçeneği de sunuyor. Kahve dışında farklı karışımlardan ferahlatıcı soğuk içecek denemeleri güzel.  Forum'un alt sokağındaki Gaia&Co daha şık bir mekan, içerisi de oldukça geniş. Masalarda sanat kitapları ve dergiler var. Ama mekanın müşteri portföyü sanırım bu çaba ile ilgilenmiyor şimdilik.

Bir enteresan mekan da Bazaar Cafe. Mersin'de her şeyin olduğu GMK Bulvarı'nda Mezitli civarında. Yoldan bakınca içerisi hakkında hiç bir fikir vermeyen, sürprizlerle dolu bir mekan burada. Sahipleri Almanya'dan gelmiş. Kahve konusunda müze sayılabilecek bir dekorasyonu var. Geniş bahçesindeki ferforje işçiliği inanılmaz. Bahçesinde sık sık resim sergileri düzenleniyor.

Vittorio Dondurma 
Başlı başına bir efsane. Pozcu'da küçücük bir yer. Sahibi Zafer aslında eczacı. İtalya'ya gidip dondurma eğitimi almış ve zevk için burayı açmış. Dondurmaları günlük olarak ve o anda bulduğu meyvelerden yapıyor. Dolayısıyla sabit olarak şu meyveden dondurma var demek zor. Bu deneylerden acayip lezzetler çıkıyor. Zafer'e kızgınız; onun yüzünden yediğimiz diğer dondurmalardan tat alamıyoruz ve sürekli buraya geliyoruz. Giderseniz sağ alt köşede sabit yeri olan bitterin tadına benim için bakın. Bu arada dilediğiniz her şeyin tadına küçük kaşıklarla baktırıyorlar ve karar vermek daha da zorlaşıyor.

Havalı yerler

Tabii ki tüm şehir Marina'da. Pazar sabah 11 civarı gidip Starbucks'ta oturun ve yoklama alın. Tanıdıklarınızın en az yarısı buradadır. Happy Moons'tan Big Chefs'e tüm mekanlar burada. Bazen bu da lazım deyip gidiyor insan. Hem de deniz havası iyi geliyor.  Ama ben deniz havası ve şık bir yemek için her zaman Hilton'un bahçeli restoranı Ichella'yı tercih ederim. Hele ki kışın öğlen yemeklerinde palmiye ağaçları ve dalga sesleri arasında, bir de tatlı güneş varsa muhteşem olur. O sırada İstanbul'dan bir arkadaşınız arar ve kardan yağmurdan bahsederken siz açık havada yemek yiyor oluyorsanız demeyin keyfinize...

Mersin'de AVM'lere direndiği için Beymen'in özel bir yeri var. Trafiğe kapalı Atatürk Caddesi üzerinde. İçindeki kafe sakin oluyor. Alışveriş yorgunluğu atmak, havalı insanlar alışveriş ederken bakmak için... (Düzeltme: Maalesef Beymen de artık Marina'ya taşındı)

Kitapçılar ve kütüphaneler
Çizgi roman ve oyun severler buraya

Mersin'deki en orijinal kitapçı Pozcu'daki Nerd2Geek isimli çizgi roman dükkanı. Paris'te yaşadığım kısa dönemde çizgi roman okumaya alışmış ve orada sadece bu türe yönelik kitapçıların çokluğuna şaşırmıştım. Mersin için fazla iddialı bulduğum Nerd2Geek kafe ve oyun desteği ile bir müşteri kitlesi oluşturuyor. Çizgi roman sadece fantastik süper kahraman kitabı demek değil. Hikayesi olan çizgi romanlar ve edebiyat uyarlamaları da var. Bu türün ayrı bir köşesi var Nerd2Geek'te.

Çukurova'nın DR'ı Kitapsan'dır. Mersin'de de dört şubesi var. Çalışanları eğitimlidir, mağazaları bilinçli bir şekilde düzenlenmiştir. Mezitli'deki Kitapsan üç katlı. Üst katı sadece kitaba ayrılmış.

Orhan Pamuk'tan Sabahattin Ali'ye uzanan yazar portföyü ile Türkiye'nin en büyük yayın evi Yapı Kredi Yayınları'nın Mersin'de bir mağazası var. Bu bölgedeki tek YKY kitapçısı olduğu için çok şanslıyız. Çarşıda bankanın Uray Şubesi yanındaki küçük mağazada sürekli %20 civarında indirim var. Kitabevinin sorumlusu Serdal, Ankara'dan gelmiş. Sohbet etmek, içeride çalan güzel müzikler eşliğinde kitapları karıştırmak ve çarşının kargaşasından biraz uzaklaşmak için uğramaktan çok zevk alırım. Bu arada diğer bir banka İş Bankası'nın da yayınevinin Mersin'de Atatürk Caddesi'nde bir satış noktası var. Mekanı biraz dar ama sürekli kampanyalar ve indirimler var.

Kültürhane Mersin'in en alternatif mekanı. Çölde bir vaha, herkes için bir umut burası. KHK ile görevden alınan üç akademisyen tarafından kurulmuş. Çok amaçlı bir mekan. Mesela bir kütüphane. Kitabını okuyup ders çalışabileceğin bir yer. Aynı zamanda bir etkinlik merkezi. Söyleşiler, film gösterimleri, seminerler ve eğitimlerle hemen her gün bir aktivite var. Ve aynı zamanda bir kafe. El emeği ikramlıklar, çay ve kahve.  Ve aynı zamanda alternatif ürünler alabileceğiniz bir dükkan. Gitmek tanımak, yaşamak ve yaşatmak lazım. Dikenliyol'da...

Mersin'de görülmesi gereken en güzel sanat eserlerinden biri şehrin biraz ters bir tarafında  Akbelen Bulvarı üzerindeki en çok göç alan mahallelerden birinde. Buradaki eski binaların üzerine ressam Nazife Bilgin Hazar harikalar yarattı. Osman Hamdi Bey'den Frida Kahlo'ya kadar pek çok ünlü ressamın tablolarını bu binaların cephesine uyguladı. Aylarca vinçle bu tabloları yapan Hazar'ın eserleri bu mahalleyi bir açık hava müzesine dönüştürdü.

İşte böyle bir şehir Mersin; küçük şehir olmak için fazla kalabalık ama büyük şehir olmaktan da çok uzak. Toplu taşımadan, kültür sanat akivitelerine çok eksiği var Mersin'in. Mesela devlet tiyatrosu yok ama operası var. Tezatlıklarla dolu. Yine de her geçen gün gelişiyor ve kendini yeniliyor. Yeter ki siz yeniliklere açık olun...

Yorumlar

  1. Çok gidip geliyorum ama sanki başka bir şehri anlatmışsın dostum. Umarım seninle dolaşıp şehri gerçekten tanıma fırsatı bulurum.

    YanıtlaSil
  2. Harika bir anlatım;
    Güzel görmüş,
    Güzel düşünmüş,
    Güzel yaşamış,
    Harika bir anlatım tarzı
    Emeğinize,sağlık...,

    YanıtlaSil
  3. Harika bir yazı olmuş👏👏
    Dediğiniz gibi pek çok Mersin'liye dahi yol gösterici 😊
    Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Müthiş, saygıyla eğiliyorum; kişisel dileğim acilen İstanbul'a taşınmandır Hayati.
    Mersin'i bile anlatmana bakılırsa, ancak senin gibi birisi sayesinde İstanbul'u sevebilirim.

    YanıtlaSil
  5. Mersinliyim böyle bir yazıya ilk defa denk geliyorum. Çok güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık. Mersinlilerin mekan konusunda muhafazakar olduğu yorumu da çok doğru:) Sıra sıra apartmanlara rağmen, Mersin'in küçük sahil kasabası halinden çıkmak istemeyen de bir hali var. İsyankar yörüklerin mekanı ne de olsa:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

B Yüzü Şarkılarım

Kebapsız Adana