Şarkılar seni söyler İstanbul

Yıllar sonra Bursa Anadolu Lisesi’nden mezun
olduğumda, üniversite tercihlerimin sekiz tanesini İstanbul’dan, “aman açıkta
kalırsam” diyerek son iki tanesini de Bursa’dan yazmıştım. Gönlüme göre oldu.
Marmara Üniversitesi’nin İstanbul’un göbeğindeki Nişantaşı Kampüsü'nde okudum. Okurken gazetecilik
mesleğine bulaşınca İstanbul’un altını üstüne getirdim. Fakat milenyumda kader
beni bir şekilde İstanbul’dan kopardı. Önce Bursa, sonra Mersin derken ölçek
küçüldü.
Bir zamanlar basın kartımla Açıkhava ya da Hisar konserlerini en önde izleyen ben
artık tiyatrosu bile olmayan bir şehirde yaşıyorum. Bunu şikayet amaçlı da
söylemiyorum. Yıllarla birlikte insanın hayattan ve yaşadığı şehirden
beklentileri de değişiyor.
Ve kader ağlarını ördü. İstanbul ve beni yirmi
yıl sonra bir araya getirmeye karar verdi. Ama artık ne ben o eski ben; ne de
İstanbul o eski İstanbul. İstanbul’a yirmi yıl sonra yeniden taşınmama sayılı
günler kalmışken içimi biraz korku sardı. Ne de olsa konuştuğum herkes
İstanbul’dan kaçmaya çalışıyor...
Geçen gün yolda hem keyfim yerine gelsin, hem
de kendimi biraz motive edeyim diye biraz İstanbul içerikli şarkılar dinleyeyim
dedim. Apple Music’e “İstanbul” yazıp ara tuşuna bastım.
Şaşırtıcı bir şekilde Pamela’nın 2004’te
söylediği İstanbul şarkısı en üstte çıktı. Sonra bir baktım ki Mustafa
Sandal’dan Kenan Doğulu’ya tüm pop şarkıcılarının külliyatında adı İstanbul
olan bir şarkı var. Hepsi çok popüler olmamış tabii.
Her halde pop müzikte yazılmış en popüler
İstanbul şarkılarından biri de Sezen Aksu imzalı, Levent Yüksel’in sesiyle
tanıdığımız İstanbul
şarkısı. Bana İstanbul’la ilgili en pozitif hissi veren şarkılardan biri bu.
Bu şarkının yazarı Sezen Aksu’nun bir konserde söylediği canlı performans,
Nilüfer’in geçen yıl kaydettiği versiyonu ve Sertab Erener’in piyano eşliğinde
naif bir yorumu gibi en az dört farklı
versiyonu var dijital plaformlarda. Her
dinlediğinde insanın içi açılıyor. Alaturka bir pop şarkısına bu kadar yakışır
herhalde...
Maalesef dinlediğim neredeyse tüm İstanbul şarkıları hüzünlü. Hepsi kırık
kalplerinin suçunu zavallı İstanbul’a atıyor. Sezen
Aksu’nun en haz etmediğim şarkısı da bu türün başında: İstanbul İstanbul olalı
görmedi böyle keder diyor.
Teoman’ın da İstanbul’la hep derdi var.
Şarkılarında bir şekilde ondan bahseder. Genelde de hüzünlüdür bu şarkılar. Rapsodi İstanbul ve tabii ki İstanbul’da Sonbahar ilk aklıma gelenler. İstanbul’da
Sonbahar’ın Bumerang Remix versiyonu bir Türkçe şarkıya yapılmış en iyi
remix’lerden biridir.
Mirkelam’ın ilk albümü İstanbul’da isimli
hüzünlü şarkı ile kapanır. Sonraki albümünde de Erenköy isimli bir şarkısı
vardır. Mirkelam’ın İstanbul’la ilgili en neşeli şarkısı ise Ezginin Günlüğü
saygı albümü Çeyrek’te söylediği İstanbul şarkısıdır. İstanbul diye naralar
atarak başladığı şarkıyı çok enerjik bir yorumla söylemiştir. Ama maalesef bu
şarkının da sözleri karamsardır.
Velhasıl popüler müzikte yapılan hemen hemen
hiç bir İstanbul şarkısı beni 1981 tarihli Nükhet Duru şarkısı kadar pozitif
enerji ile doldurmadı. Yapmacık sözlerine rağmen (Haliç yerine Golden Horn
denmesi gibi) İstanbul’la derdi olmayan gayet ılımlı bir şarkı. Muhtemelen bu şarkıdan sonra 80’ler müzik
piyasasında arabesk hakim oldu. Altın olduğu
rivayet edilen taşı toprağı aramaya
gelen, ama Unkapanı’nda çile çeken şarkıcılar dönemi başladı. Onlar da tüm acılarını İstanbul’dan
çıkarttılar. 80’lerden sonra arabeskin modası geçip pop, hatta rock yükselişe
geçse de şarkı yazan zihinler için İstanbul hep acı kaynağı oldu. O yüzden
Sezen’in den Teoman’ına hepsi acı dolu İstanbul şarkıları yazdı.
Teoman’ın dediği gibi
“Yorgun, üzgün ve yaşlanmış
Biraz kilo almış
Ağlamış ve rimelleri akıyor”
olsan bile
“Yarim İstanbul gel öpeyim gerdanından” diye karışık veririm ben sana, Sezen gibi...
Yorumlar
Yorum Gönder